‘Enflasyon düşer, fiyatlar düşmez’
Kasım ayında enflasyon beklentilerin altında gerçekleşti. Ekonomistler, enflasyonun düşmeye başladığını ve Aralık ve Ocak aylarında daha da düşük rakamların geleceğini belirtiyor. Ancak bunun ekonomi politikalarından değil baz etkisinden kaynaklandığına ve bu düşüşlerin her yılın son aylarında yaygın olduğuna dikkat çekiliyor.
Ekonomist Alaattin Aktaş, geçen yıldan örneklerle bu düşüşün matematiğini anlatan yazısında, enflasyon düşse bile fiyatların düşmeyeceğinin altını çizdi. Asıl sorunun fiyatların düşmesi değil, alım gücünün artmaması olduğunu belirten Aktaş, enflasyonla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kasım ayı sonundan Ocak ayı sonuna kadar iki ayda yıllık enflasyon 29 puan düşecek. Ve bu düşüş Mayıs ayına kadar devam edecek.
Peki ya fiyatlar?
Ancak fiyatlar düştükçe yıllık artış oranı düşmeyecektir.
Baz etkisi sayesinde, matematik sayesinde!
Fiyatlar yükselmeye devam edecek. Ve kimse fiyatların düşeceğini söylemiyor. Ancak yıllık enflasyon oranındaki düşüş, fiyatlar düşüyormuş gibi sunulacaktır. Alıcı olduktan sonra neden olmasın!
2023 için resmi enflasyon hedefi ise yüzde 25. Bu oranda kalmak neredeyse imkansız olsa da oldu diyelim. Bu yıl Aralık ayında 100 liraya alınabilecek bir mal ve hizmet, gelecek yıl Aralık ayında en az 125 lira olacak.
Ancak yıllık artış oranındaki gerileme siyasi olarak kullanılacaktır. Bu gelişmenin temel sebebinin ise hiç şüphe yok ki faiz indirimleri olacak.
Baz etkisi TÜFE’ye özgü değildir.
Enflasyonun yıllık artış oranındaki düşüşü TÜİK’in ‘el becerisi’ olarak göstermeye çalışmak temelden yanlış olur. TÜİK ve diğer kurumlar da eleştiriliyor ama bu eleştiriler gerçeklerden yapılmalı.
Diğeri ise TÜİK’in Kasım ayı için açıkladığı yüzde 2,88’lik artışı gerçekçi bulmamak ve yıllık oranın gerilediğine şüpheyle yaklaşmak.
Aylık artış yüzde 2,88 ise, yıllık oran eksik ya da eksik düşecek. Çünkü geçen yıl kasım ayında yüzde 3,51’in süresi doldu, yüzde 2,88’in yerini aldı.
Yıllık fiyat artış oranındaki gerileme, üstelik TÜİK’in hesaplamalarına da özgü değil. İstanbul Ticaret Odası’nın ücretlilerin geçim kaynakları endeksinde Ekim ayı sonunda ölçülen yıllık yüzde 108,77’lik artış, Kasım ayı sonunda yüzde 105,55’e geriledi.
Bu matematiksel bir gerçektir.
Yıllık artış hesabından yüksek oran çıkarılıp yerine düşük oran girilir. Geçen yılın ortasından beri tam tersi oldu; Aylık bazda düşük oranlar yerini yüksek oranlara bıraktığından yıllık oran hep yükselmişti.
Bu eğilim, beklendiği gibi Kasım ayında tersine döndü, hepsi bu.
Yİ-ÜFE’deki düşüş dikkat çekici
Kasım ayında tüketici fiyatları artışının yüzde 2,88’de kalması ve yıllık orandaki düşüşün de önemli bir gelişme olduğunu ancak çok daha önemli bir gelişme daha var.
Yurt içi üretici fiyatlarındaki artış seviyesi…
Yİ-ÜFE’de Kasım ayı artışı yüzde 0,74’te kaldı.
Bu endekste yüzde 1’in altındaki son artış yaklaşık iki buçuk yıl önce 2020 Haziran’ında görüldü. Geçen yıl Kasım ayında üretici fiyatları yüzde 9,99 arttı. Bu oranın kademeli olarak kaldırılması ve yüzde 0,74 ile değiştirilmesi nedeniyle yıllık oran 22 puan düştü. Ekim sonunda yüzde 158 olan üretici fiyatları yıllık artışı, Kasım sonunda yüzde 136’ya geriledi.
Üretici fiyatlarındaki yıllık artış önümüzdeki aylarda daha hızlı gerileyecektir. Yİ-ÜFE’de geçen yıl Aralık’ta yüzde 19, bu yıl Ocak’ta yüzde 10, Şubat’ta yüzde 7, Mart’ta yüzde 9, Nisan’da yüzde 8 ve Mayıs’ta yüzde 9 civarında artış kaydedildi.
Döviz kurlarında bir sıçrama olmazsa ve başta ham petrol olmak üzere emtia fiyatlarında önemli artışlar gerçekleşmezse bu aralıkta ve 2023’ün ilk aylarındaki fiyat artışı önceki artışların çok altında olacaktır. Böylece üretici fiyatlarından tüketiciye yansıma da azalmış olacaktır.
Ama bir kez daha vurgulayayım. Son bir yıldaki artış oranındaki gerileme değerli ama fiyatlar şu anda bariz bir seviyede. Dolayısıyla burada üzerinde durulması gereken, bu seviyedeki fiyatlara kıyasla satın alma gücünün ne olduğudur. Alım gücü çok zayıfsa yani fiyatlar artmasa bile eski refah seviyesini yakalamak mümkün olmayacak.” (HABER MERKEZİ)